Merhaba sevgili okuyanlar,
Bu haftaki yazımızda oyun ve oyunun çocuklar için öneminden bahsedelim istedim. Haftaya da
oyunun gelişim üzerine etkilerinden, kişiliğimize ve psikolojimize bıraktığı izlerden konuşmaya devam
ederiz.
Oyun, çocuğun tüm dünyasıdır, sesidir, dilidir. Sadece oyun oynayarak bir çocuğun sahip olduğu ruh
halinden, büyüdüğü ortamdan, yaşadığı olaylardan, karşılaştığı insanlardan, duyduğu sözlerden tutun
da hayallerini, korkularını, maruz kaldıklarını, ona dair her şeyi öğrenebilirsiniz.
Oyun, çocuğun en temel ihtiyacıdır. Oyun aynı zamanda çocuğun en doğal isteğidir. Çocukların
enerjilerini attıkları, rahatladıkları zamandır. Çocuklar oyunla beslenir, eğlenir, öğrenir ve öğretir.
Evet, çocuk öğretir. Siz, onun dünyasına girmeyi başarırsanız, onlar inanılmaz hayal güçleriyle size,
onları tanımayı öğretir. Renkleri öğretir yeniden, çocuk olmanın, o sınırlar içindeki sınırsızlığının
unutulan tadını, heyecanını öğretir… Yetişkin kimliğinizin altındaki çocuğu hatırlatır size. Bazen
eksikliğini hissettiğiniz bir gerçeği. Bazen de bir özlemi…
Oyun, çocuğun sihirli değneğidir. Olmasını istediği bir şeyi oldurduğu, bir hayali mümkün kıldığı,
yaşamında gerçekleşmiş bir istediğin onu ne derece mutlu ettiğini anlattığı görkemli, dev sahnesidir.
Oyun, çocuğun kendini ifade etme biçimidir. Seçtiği oyuncaklarla, kurduğu/kuramadığı cümlelerle,
öğrendiği ve öğrenmeye çalıştığı her şeydir. Oyun oynama şekli ise ailesidir.
Oyun, çocuğun duygularıdır. Beden dili, jestleri, mimiklerini en çok kullandığı, kendini özgür bıraktığı,
içinde tuttuğu duyguları, bir balonu şişirip havaya bırakır gibi yaşama anlattığı yerdir.
Yeterlilikleri ne olursa olsun, bütün çocuklar oyunu sever. Oyun, çocuk için sanattır. Ailelerin düştüğü
büyük bir yanılgı vardır. Çocuklar onlara alınan oyuncaklarla mutlu olur, bu doğru. Ancak çocuk
onunla oynayan bir ebeveynle daha çok mutlu olur. Bir oyuncak alıp, çocuğun önüne bırakıp, kenara
çekilmek, o oyuncakla oynayan çocuğu kısa süre eğlendirir. Çocuğu asıl heyecanlandıran oyununa
dahil olan anne babadır.
Unutmayınız, çocuklar değerleri, onlara sunduğunuz imkanlarla değil, oyunlarına dahil olduğunuzda,
onları öncelikli hissettirdiğinizde öğrenir. Verilmek istenilen mesajı, öğrenmesini istediğiniz bir
davranışı öğretmenin en güzel ve doğal yoludur oyun.
Oyun, çocukların süper kahraman olup, dünyayı kurtardığı yerdir. Oyun, çocuğun dünyayı ve insanları
öğrendiği, etkileşim başlattığı bir gerçekliktir. Oyun, çocuğun evde, okulda vb… yaşadığı durumları
canlandırdığı alandır.
Oyun, çocuğun aynası iken oyun oynama şekli de size tuttuğu aynadır. Çünkü çocuklar gördüklerini,
duyduklarını yansıtır.
Eğer bir çocuk, sürekli vurmalı/ kırmalı bir oyun oynuyor ve bunu normal kılıyorsa, ev ortamında tanık
olduğu ve normalleştirilen bir durum vardır.
Eğer çocuk, oyunda oyuncaklarını konuştururken kötü bir sözcük kullanıyorsa evde bunu birbirine
karşı kullanan/bunu çocuğa kullanan örnekler vardır.
Oyun içerisinde küçük bir anlaşmazlıkta kolay küsen bir çocuk varsa evde bunu modellediği bir
yetişkin/yetişkinler vardır.

Oyuncak figürleri canlandırırken oradaki konuşmalar çocuğun sahip olduğu anne ve baba tutumları ile
fazlaca bilgi verir.
Evet, kıymetli okurlar. Çocuklar kopyalama merkezi gibidir. Hızlıca kaydederler zihinlerine.
Sorduğumuzda anlatamadıkları/anlatmayı istemedikleri bir olayı, onlara dair kaçırılan her durumu
oyun içerisinde gözlemlemek mümkündür.
Bir çocuğa “niye oyun istiyorsun bu kadar, yorulmadın mı?” demek bir yetişkine “niye nefes
alıyorsun?” demek gibi bir şeydir.
Çocukları bir oyunu kendilerini kaptırıp oynarken izlediniz mi hiç? Ay çiçekleri gibi oluyorlar. Hemen
gülümsüyorlar. Oyun onların güneşi. Hiç niye oyun denir mi? Sevgiler…
Zemberek Kuşu’nun Dönüşü

Sohbeti Başlat
Bize Ulaşın
Merhabalar,
Nasıl yardımcı olabiliriz ?